Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA tarafından 2010'da uzaya gönderilen Güneş Dinamikleri Gözlemevi (SDO) uzay aracının 19 Temmuz 2012'de kaydettiği görüntüler ilk kez yayınlandı. Yıldızın günümüzdeki en gelişmiş yüksek çözünürlü televizyonlardan 10 kat daha net görüntülerini elde edebilen SDO, milyonlarca derece sıcaklıktaki plazma atmosferi (korona)'da gerçekleşen bir patlamayı tespit etti. Koronal (taçküre) kütle atımı ismi verilen patlamanın ardından Güneş'ten uzaya doğru radyasyon ve ışık boşalımı gerçekleşti. Daha sonra ise adeta ateşten bir yağmura benzeyen ve 'koronal yağmur' fenomeni olarak bilinen göz kamaştırıcı manyetik görüntüler ortaya çıktı. Güneş'in yüzeyinde Dünya'dan en az 30 kat büyük bir alanı kaplayan koronal yağmur, berrak ve keskin bir şekilde SDO kamerasına yansıdı.
http://svs.gsfc.nasa.gov/vis/a010000/a011100/a011168/
NASA'nın Kaydettiği Gizemli Uzay Sesleri
NASA'nın
kaydettiği 'uzay sesi' güneş sistemindeki gezegenlerin, uyduların ve
gezegenlerin halkalarının kaydedildikten sesleri duyanlara bambaşka bir
deneyim yaşatıyor.İlk duyulduğunda insanı ürtküten sesler bir süre sonra
gizemli bir bestenin melodileri gibi geliyor insan kulağına.İşte
NASA'nın yıllardır uzayda dolaşan araçlarının değişik gezegenlerde
kaydettiği sesler.
Bilgi içermeyen -Çöp- DNA'ın önem taşımadığı anlaşıldı
Bir araştırma, ‘çöp DNA’ olarak da adlandırılan ‘kodlanamayan DNA’nın sağlıklı organizmalar için aslında hiç gerekli olmadığını ortaya çıkardı. Etobur bir bitki üzerinde yapılan araştırma, bitkilerin sağlıklı olabilmek için çöp DNA'ya gerek duymadığına işaret etti.
Bir proteindeki amino asit dizisine karşılık gelen bilgi içermeyen DNA olarak tanınlanan çöp DNA’nın, sağlıklı olmamız adına hiçbir önem taşımadığı anlaşıldı.
ABD’nin
Buffalo Üniversitesi’nde moleküler evrim biyoloğu olan Victor Albert,
“En azından bitkiler için çöp DNA’nın gerekli olmadığını söyleyebiliriz’
ifadesini kullandı.
Nature
dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ağırlıklı olarak etobur
bitkiler için yapılan çöp DNA araştırması, insanları da ilgilendiren
sonuçlar içeriyor olabilir.
İnsan
genomunun (bir insanın kalıtımsal bilgilerini içeren genlerin tümü)
sadece yüzde 2’si genlerden oluşuyor. Bilim insanları, buradan yola
çıkarak geride kalan yüzde 98’lik kısımda kalan genlerin bilmediğimiz
bir rolü olabileceğini düşündü. oğuz özdemirciİnsan solunum yapmadan oksijen ihtiyacını karşılayabilecek
ABD’deki bir çocuk hastanesinde sayısız hastanın hayatını
kurtarabilecek ve sualtı keşfinde çığır açabilecek bir gelişmeye imza
atıldı. Bilim insanları, kana oksijen kazandıracak bir mikro parçacık
keşfetti.
Keşif sayesinde, insanların akciğerlerindeki havayı tüketmeden, yani solunum yapmadan oksijen ihtiyacını karşılayabileceği ifade edildi. TechWench sitesinin haberine göre, solunum yetmezliğinden ölüm tehlikesi yaşayan hastalar 30 dakika boyunca hayatta tutulabilecek. Bu süre, solunum yetmezliği nedeniyle başgösterebilen kalp krizi veya beyin hasarının önüne geçilmesi için yeterli kabul ediliyor. Kana oksijen enjekte eden mikro parçacık, kırmızı kan hücrelerine oranla üç-dört kat daha fazla oksijen taşıyor. Oksijen, yağdan üretilen hücre duvarını temsil eden parçacıkta depolanıyor. Hücre duvarının yağdan olması, geçmişte değişik materyallerden yapılan parçacıklara kıyasla esnekliği sayesinde kılcal damarlarda hapsolmuyor.
Lamba yerine parlayan bitki
Bilim insanlarının yaptığı yenilikçi deneyler, bir gün evinizde lamba yerine çeşitli bitkiler kullanmanızı sağlayabilir. ABD’li bilim insanları, büyüdükçe daha fazla parlaklık saçan bitkiler geliştirmek konusunda ilk sonuçları almaya başladı.
Bilim
insanları, ışık saçan bitkiler konusunda geçmişte adımlar atmış olsa da,
henüz büyük ilerlemeler kaydedilmiş değil. Tayvanlı araştırmacılar, bir
gün sokak lambalarının yerine parlayan ağaçlar koymak için yaptıkları
deneyde, suda yaşayan bir bitkiye altın nano parçacıklar nakletmiş ve
parlamasını sağlamıştı. ‘Bio LEDs’ adı verilen bu teknolojinin ardından,
ABD’li araştırmacılar bitkilere büyürken parlama özelliği kazandırmayı
ama parlaklık derecesini istedikleri seviyede tutmayı istiyor.
Teknoloji
girişimcisi Antony Evans, sentetik biyoloğu Omri Amirav-Drory ve bitki
uzmanı Kyle Taylor, ‘Glowing Plant’ projeleri kapsamında, ideal DNA
dizilimini keşfederek istedikleri parlaklıkta ışık yayacak bitkiler
büyütmeyi amaçlıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)